EFES ULTRA-2021

YARIŞIN VİDEOSU BURADA  



Geçen yıl (Mart 2020), Efes Ultra Maratonu iptal olmuştu ve biz oraya gittiğimizde öğrenmiştik (iptal çok önceden belliydi, ısrarla sormamıza rağmen yönetime, iptal olmadığını ve yarışın kesinlikle olacağını söylediler). Biz de yarış yapamasak da gitmişken antrenman yaptık ve döndük ( o zaman organizasyon tarafından yapılan yanlışların ayrıntılarına girmiycem!). Geçen yıl ki yarış hakkımı bu yıla (2021) ertelemiştim. Ve yarış zamanı geldi, koştuk. Pandemi süresince (yaklaşık bir buçuk yıl) ilk deneyimimdi. 61K koştum. Bu yazımda koşu hakkında deneyimlerimi size aktaracağım.

13 Mart 2021, sabah saat 05.30’da yarış başladı. Çok kalabalık değildik. 70 kişi falan, sanırım. Karanlıkta koşarken başımızda fenerler tabiki, herkes birkaç kişilik gruplarla koşmaya dikkat etti. Çünkü yön bulmak, işaretlerin yetersizliği, karanlıkta reflektör kullanılmayışı herkesi yanlış yollara saptırdı. ( Bu arada tüm yarışçıların sorunuymuş herkes kaybolmuş, 120K, 61K, 42K, 23K kısaca tüm yarışçılar) Yol gösterici kimse olmadığı için herkes bir şekilde gün aydınlanana kadar yolunu buldu. 

Ben 12’nci kilometrede sahildeydim. Gün aydınlanmaya başlamıştı. İlk cp noktası orasıydı (13. Km). Sahili geçtikten sonra 16’ncı kilometrede ikinci cp noktası vardı. Her CP noktasında numaralarımızı okuyorlar bu arada. Bol çıkışlı bir parkurdu. Güneş yüzünü gösterdikçe manzara daha da güzelleşiyordu. Üçüncü cp noktası Meryem Ana Kilisesi’nin orasıydı. (Ben oraya ulaştığımda kilisenin oralara yakın olacağımızı düşündüm ama alakası yok!) Yol kenarında duran birkaç arkadaş bizi karşıladı yine numaralarımızı aldılar, su, soda, yiyecek ihtiyaçlarımızı giderdikten sonra yola devam ettik. Ben, hafif tempo koşarak devam ettim ama yükseklik artışı oldukça hızlı yürüyerek yola devam ettim. (Bu arada üçüncü cp 23.km’de) Buraya kadar her şey güzel, doğa muhteşem, hava mis, manzara keyifli. Arada video çekiyorum, ruh halimi yansıtıyorum, tempo fena değil, yola devam. (Meryem Ana Kilisesi’ne yaklaşamamanın hayal kırıklığı var tabii, ama neyse sorun değil!) Dördüncü cp noktasına geldim (35. Km) suyumu tazeledim, bir dilim kurutulmuş portakal yedim (gerçekten lezzetliydi) birkaç bar alarak yoluma devam ettim. Çıkışların bol olduğu yolda, bazen söylenerek bazen de keyfini çıkararak yola devam ettim. 

Beşinci cp noktasına geldiğim de (Şirince), (asıl olaylar buradan sonra başlıyor), oradaki görevliler saatin 13.01 olduğunu ve bir dakika ile cut-off a kaldığımı söylediler ( cut off- süreyi aşma). Ben ŞOK! ‘Nasıl yaa, olamaz yedi buçuk saatte burda oldum, cut off süresi 10 saat dediğim halde kimseye laf anlatamadım ve beni yazdılar. ‘Bize söylenen bu, buraya varış süresi 8,5 saat dediler. Ben 7,5 saatte geldim daha bir saatim var dediysem de yok oradaki işini bilmeyen arkadaşlarla anlatamadım. Bir sürü kişiyi aradılar organizasyon sorumlularından kimse bir şey bilmiyor, herkes başkasına yönlendiriyor falan uzadı bu durum tabii! Benim sinirler gerildi (on dakikam gitti). ‘Bunun hesabını sorucam size’ deyip, çıktım oradan. Söylene söylene oradaki esnafın yok göstermesiyle (çünkü yön gösteren hiçbir şey yok! Bir de üstüne insan kalabalığı varsa da ben göremedim sinirden. Sağolsun oradaki esnaf şu yoldan bu yoldan diyerek beni yönlendirdi. Oradan çıkmak da on dakikamı aldı. Ben sağı solu arayarak (güya organizasyon sorumluları, o onu ara bu şunu ara diyerek beni geçiştirdi). Kimsenin sürelerden, neyin ne olduğundan haberi yok!!! Bu arada ben, gerile gerile yay gibi yokuş aşağı Şirince’den Selçuk merkeze doğru koşuyorum. Saatime bakmadığım için elimde tel, yolu kaçırmışım. İçimden söylenip duruyorum ‘nerede bu işaretler’ diye! Yaklaşık iki-iki buçuk kilometre geçmişim yolu. Bir görevli tesadüfen beni gördü arabayla geçerken, korna çalarak ‘yanlış yoldasın’ diye uyardı. Oradan o sinirle koşarak veya yürüyerek geri dönmem mümkün değildi! Ben daha düşünmeden sağolsun görevli arkadaş beni bırakacağını söyledi, işaretlerin olduğu yere. Baya dik bir yokuş, asfalt bi de! Aman tanrım ve beni işaretlerin olduğu yere bıraktı. Ona da anlattım durumu ama onun yapacak bir şeyi yok tabi. Neyse, girdim yola ama o kadar gerginim ki koşmak istemiyorum yürüycem diyorum, herkes beni geçsin, en son ben geçicem finish noktasından diyorum. Saate bakıyorum daha 8,5 km var. Bitmiyo, bir işi yarım bırakmak ruhum da yok! Bitecek ama diyorum ben de bitiricem oradakileri diye söylene söylene ilerliyorum. Bu arada arkamdan gelenler beni geçiyor ama ben hiç oralı değilim. Geçsinler, sorun yok! Yarış benim için çoktan bitti!!!



Son 5km, gücüm yerinde ama ben koşmuyorum. Sadece bitsin istiyorum. İçimdeki volkan bir an önce sönsün. Arkadaşlarımı görüyorum son bir kilometre kala ‘hadi Elçin hadi diyerek beni motive etmeye çalışıyorlar yanımda koşarak... Finish noktasına yaklaştığımda benim surat beş karış hiçbir tebessüm yok, bir kişi karşımda fotoğraf çekiyor, nasıl çıktım çok merak ediyorum 😳 

Hemen organizasyon sorumlusunun yanına gidiyorum (durumu biliyor), beni görünce özür diledi, orada yapılanlar adına. Ama iş işden çoktan geçmişti. Çünkü ben 51 kilometreyi sorunsuz, sağlıkla, keyifle koşarken, son 10 kilometre bana eziyet olmuştu. Kabusa döndü, mental olarak bitirdiler beni. Bu kilometreleri koşmak zordur. Beden gücünden ziyade, beyin gücü gerekir. Maalesef bir yarış benim için sınıfta kaldı. Organizasyon zayıf, kimsenin hiçbir kuraldan haberi yok. Önceden bilgilendirilmemiş insanları birkaç noktaya yerleştirmişler, o kadar. ‘Siz gelene su verin, yiyecek verin yeter, bir şey bilmeyin!!! O işler öyle olmaz! Ekip kurmak, ekibi yönlendirmek, eğitmek, bilgilendirmek ÖNEMLİ!!! Organizasyon herkesin işi değil, yarış organize etmek, insanları mutlu etmek kolay değil. 



Bizim bu yarışlara katılma amacımız, kendimizi yenilemek, bilmediğimiz yönlerimizi görmek, koşarken iç dünyamızda neler olup bittiğini anlamaya çalışmak, gücümüzün farkında olmak. Herkes için olmasa da benim amacım bu. Kendi gücümün farkında olup, neler yapabileceğimi görmek! Ben kimseyle yarışmıyorum, benim yarışım sadece kendimle.

Bu arada yarışta, yaş kategorisinde birinci oldum. 

Keyif aldım mı HAYIR! 

Bir daha bu yarışa katılır mıyım ASLA! 

Bu ekibin yaptığı hiçbir organizasyona katılmayı düşünmüyorum. Söylenecek çok şey var, ama sözün bittiği yer (en iyisi uzatmamak). HERKES BİLDİĞİ İŞİ YAPSIN. Bilmediği işe burnunu sokmasın.







Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hamilelikte Nasıl Kilo Verebiliriz?

Hamilelikte Size En Uygun Egzersizler Hangileridir?